Yaşanan olumsuz olaylar bizde algısal ve davranışsal olarak değişim yaratabilir. Bu bazen kendimizle bazen de insanlarla ve yaşamla ilgili önceki duygu- düşüncelerimizin değişmesi şeklindedir. Değişim, algılarımızın yerle bir olmasına gidecek kadar şiddetli yaşanabilir. Hissedilen kayıp önceki algısal duruma ilişkindir: Ne ben eski ben gibidir ne de insanlar eskisi gibi güvenilir algılanır; dünya da öyle toz pembe ve bize kollarını açmış bir Doğa ana değildir artık. Geleceğin tehlikelerle dolu görünmesi ve kötü şeyler olacağı beklentisi sebebiyle kaygı ve umutsuzluk duyguları kol gezer. Bu algısal kayıplarla baş etmek için bu olayın niçin başına geldiğini anlamlandırmak ister insan ve bu yüzden sürekli olarak yaşanan olumsuz olay üzerine düşünür; onu evirir çevirir anlamaya çalışır.
Süreç yaşanırken insanlar ortak tepkilerinin yanında, farklı baş etme yollarına da girerler. Bu yolların birey için bazı işlevsellikleri vardır. Kişinin benliğini koruyan, yaralarını sarmasını ve kayıplarının telafisini sağlayan; sonuç olarak yaşama devam etmesine yardımcı olan tepkilerden biri, insanlardan uzaklaşarak yalnız kalma şeklindedir. Diğer yandan hobilerinden ve işinin gereklerinden vazgeçerek verimliliği de düşebilir. Geleceğe yönelik güveni son derece azaldığı için çabalamayı bırakarak, plan ve amaçlarını durdurabilir. Üzerine inşa ettiği birçok varsayım yıkıldığı için amaçlarına ve hayata yönelik bir anlamsızlık duygusu içine girebilir.
Zorlayıcı yaşantılardan sonra görülen başka bir tepki de; sürekli insanlarla olma isteği ve yalnızlıktan kaçma eğilimidir. Yalnız kaldığında ya da boş zamanlarda yetersizlik ve çaresizlik duyguları o kadar rahatsız edicidir ki, boşluklar eş dostla ya da çeşitli uğraşlarla doldurulmaya çalışılır. Boşluklara tahammülsüzlükten dolayı, aşırı bir biçimde çalışarak kendini sürekli meşgul etme, tüm zamanını yeni hobilerle doldurma davranışları izlenebilir. Gelecekle ilgili artmış bir enerji hali ile birlikte çeşitli planlar yaparak hayatıyla ilgili hızla bir değişim sürecine girebilir.
Değişen derecelerde yaşanan bu davranışsal farklılıkların aslında kişinin yaşamının iyileşmesine katkı sağlayan faydaları vardır. Mesela kendi içine kapanan ve çevreyle izolasyona gidilen zamanlarda, bir çeşit dinlenme ve demlenme hali söz konusudur. Olayı anlamlandırma için zamanı ve akışı yavaşlatarak ne olduğunu anlama ve yeniden inşa edilecek anlamsal dünya için sağlam temelleri atmayı sağlayan bir içe dönme ve kendini keşif süreci olabilir. Aşırı bir biçimde çevreye yönelilen zamanlarda da; eksikliğini duyduğumuz ruhsal kaynak, diğer insanlarla olan ilişkilerimiz ya da etkinliklerdeki rollerimiz aracılığıyla giderilmeye çalışılır. Kişi kendi özellikleri, sınırları ve becerileriyle ilgili bir kendini keşif süreci yaşar. Ancak bir süre sonra kişinin hep aynı savunmaları kullanması, olayla ve kendiyle ilgili elde edeceği farkındalıklar konusunda onu belli bir yere kadar taşır. Olay sonrası fazlaca içe çekilen, yaşamdan uzaklaşan, gelecekle ve çevreyle olan bağını azaltan kişilerin adım adım hayatın dinamizmine karışması, sosyal ilişkilerine dönmesi, gelecek planlarına yönelmesi; kişinin hayatın devam ettiği duygusunu yaşamasına yardımcı olur. Bu tabii ki kişi isterse revize ettiği sosyal yaşamı ve amaçlarına yönelmek şeklinde de olabilir. Diğer yandan olay sonrası kendi içinde olup bitenleri değerlendirmeden sürekli eylem halinde olan kişinin de yaşadıklarını anlamlandırması, değiştirmek istediği meseleleri ele alarak yaşamını yeniden düzenlemesi için dinlenme ve demlenme dönemlerine gereksinimi vardır.
Her koşulda önceki durum evet değişmekte ve hayat yeni halleriyle bizi karşılamaya devam etmektedir. Kayıpları yeniden anlamlandırırken bir yandan iç dünyamızda olup bitenleri anlamaya çalışırken, diğer yandan da dış dünyayla temasta kalarak yaşamı yeniden inşa etmemiz için gerekli kaynakları ve enerjiyi sağlayabiliriz. Hem içsel hem dışsal kaynaklara dengeli bir biçimde ulaştığımızda; yeni olanaklar ve hedeflerle birlikte benliğin gelişimi ve büyümesi devam edebilecektir. Ruhsal ahengimize kavuşmamız, birçok yönden aldığımız ve geri dönüştürdüğümüz enerji ile mümkün olacaktır.