Pazar günlerinin özel bir yeri var. Geçtiğimiz haftanın sonu ve gelecek haftanın arefesidir. Biraz geçmiş hesaplaşması, biraz da gelecek umutlarını barındırır. Bu yüzden bize dair hep bir şeyler anlatır: Hayatımızdan ve kendimizden memnuniyetimize ya da memnuniyetsizliğimize dair. Bu bazen keyifli bir tatil günüyle, bazen gelecek haftanın kaygılarıyla bazen de anlamsız bir iç sıkıntısıyla kendini gösterebilir.
Bir çeşit hesaplaşma yaşanır Pazar’ları. Geçtiğimiz hafta kendimizden ve hayatımızdan memnunsak, önümüzdeki haftayla ilgili umutlarımız da yeşerir. Sorumluluklarımıza, ihtiyaçlarımıza, isteklerimize, bize iyi gelen şeylere sahip çıktığımız oranda tatmin edici bir yaşanmışlık duygusuyla geleceğe yöneliriz. Sevdiklerimize el uzattığımızda, dünyayla olumlu bağlantılar içinde olduğumuzda ve içimizdekileri dünyaya sunabildiğimiz / dünyadakileri içimize katabildiğimiz alanlar yarattığımızda gelecek günlere daha güvenle ve cesaretle kendimizi açarız. Kendi yeterliliklerimizi ve emeklerimizi onurlandırdıkça, doğal sınırlarımızı kabullendikçe ve kendimizi geliştirecek yollara niyetlendikçe yarını dingin bir özgüvenle tasarlayabiliriz. Bu keyifli bir Pazar günü demektir. Elbette böyle ideal bir nokta olmasa da, derecelendirme ile memnuniyetimizin keyfimizle orantılı olması beklendik bir şey olur.
Pazar günleri aynı zamanda, yapamadıklarımızın ve yapmak istemediklerimizin hammallığını yapar. Yapmak isteyip de yapamadıklarımız bizim ruhumuzun yükleridir. Ordan oraya, bir zamandan başka bir zamana taşır dururuz. Henüz vazgeçmediysek onlardan ve içimizde hala gerçekleştirme yönünde güçlü bir güdü varsa ağırlıklarını hissederiz. Kendi varlığımıza ihanet etmişçesine suçluluk yaşayabilir, cesaretsizliğimiz ve beceriksizliğimiz için utanç taşıyabiliriz. Yüzeyde olmasa bile, bir Pazar günü anlamsız bir iç sıkıntısıyla baş gösterebilir. Aslında nasıl bir hayat istemiştik? Neler yapıyor olmak hayalimizdi? Kendiliğimizden memnun muyduk?
Pazar günü, aynı zamanda askıda bir gündür. Geçtiğimiz hafta bitmiştir ama gelecek hafta başlamamıştır. Kendimize hiçbir şey yapmama hakkını en çok tanıdığımız gündür. Fazladan yüklerin kenara konulduğu bugün, o yüklerle yola devam edilip edilemeyeceğine ve yeni hangi yollardan gidileceğine dair bir kararı da içerir. Bu sebeple bir değişim potansiyelini doğal olarak taşır. Bu yüzden hissedilen bir hafiflik duygusu da olabilir. Geleceğe yenilik vadeden bir heyecan duygusu…
Bu yüzden Pazar, kesinlikle sadece bir gün değildir…