Bir Soluklanma, Dayanıklılığa Kadir…

Bu haftasonum canım  pek bir şey yapmak istemedi. Son günlerdeki yaşama biçimim beni fazlaca yoruyordu ve ağırlıklı olarak dinlenmeye ayırdığım bir haftasonu oldu. Resmen zihnim, başka hiç bir şey yapmak istemiyordu. Zorlandığım bu süreçte, dayanıklılığımı geliştirmek için dinlenmeye yönelik tam bir ihtiyaç hali içindeydim. 

Dinlenme, kelime kökü olarak soluklanma, nefes, huzur ve rahatlama ile aynı anlamlara sahip bir kavram. Dikkat edersek soluklanma iki şey arasında olan bir şeyi ifade ediyor. Koşarsın koşarsın, nefesin tükenir ve soluklanmak için dinlenirsin. Ordan sonra aldığın solukla birlikte yola yine devam edersin. 

Peki nedir bu soluk meselesi? Fiziksel anlamda buna ne kadar ihtiyaç duyduğumuz ortada, aksi düşünülemez. Ruhsal anlamda soluklanmakla ne alıyorum ben diye baktığımda… Aklıma ilk olarak stres veren şeylerden uzaklaşmak ve gerilimin azalmasıyla birlikte ortaya çıkan rahatlama hissi geliyor. Evet kelime anlamıyla da uyumlu olarak önce rahatlık ve huzur alıyorum. Optimum bir rahatlamaya ulaşmaya gerçekten ihtiyacım olduğunu hissediyordum. Hafta boyunca artan stres kaynaklarımın, gündelik hayatıma fazladan bir yük yüklediğini ve kararlarımda kendimi rahat hissetmediğimi fark ettim. Halbuki kendime ve içinde bulunduğum durumlara en uygun kararları alabilmem için, daha rahat ve esnek bir zihinsel süreç içinde olmam gerekiyor. Aynı bir dans gösterisi sırasında, dansçının kaslarının ihtiyaç duyduğu zindelik ve esnekliği sağlayabilmesi gibi benim de zihinsel esnekliğe ve zindeliğe ihtiyacım vardı. En iyi hareketleri çıkarabilmek için, bunlar şarttı…

İkinci olarak aldığım rahatlama eşliğinde, bir de mesafe almaya başladım herşeye… İçinde olduğum stresli durumlara, yaptığım işlere, planlarıma, kararlarıma ve hedeflerime bir mesafe almak hayatımın bu alanlarına bir kuş uçuşu bakmamı sağladı. Her şeyin üzerinde bir kuş uçuşu gezinmek, zorlandığım meselelere başka açılardan bakmama ve anlamama yardımcı oldu. Malum içindeyken göremediğim şeyler, dışardan çok daha net ve anlaşılır gelebiliyor. Bazen de içinde çok basit gibi görünen şeyler, uzaktan daha komplike taraflarıyla algılanabiliyor. Her durumda gerçekliğin farklı görünümleriyle ve bütüncül olarak algılanması için, uzaklaşmanın ve bir mola vermenin faydası olduğunu izlenebiliyor.

Rahatlama  ve herşeye ara vererek soluklandığımız böyle dinlenmeler sonucunda ortaya çıkan esneklik, optimum zindelik, farklı açılardan algılayabilmem ve bütüncül görebilmem sonucunda kararlarım ve eylemlerim üzerine tekrar düşündüm. Bazı hedeflerim daha mümkün göründü, çünkü ne yapabileceğim konusunda zihnimde bir anlayış ve netlik gelişti. Yoğun stres zihni bulanıklaştırdığı için, düşünme ve karar süreçlerini yavaşlatır. İçinde kalarak daha hızlı yol alacağımızı sandığımız bazı meselelerde, mola vererek durmak bize daha rasyonel adımlar atacağımız için bir zemin sağlar. Bu sebeple dinlenmek; durmak ya da yavaşlamak değil, daha iyi ilerlemek için gerekli donanımı sağlamamız anlamına gelir. 

Genel olarak dinlenme süreci, uykudaki bilgi işlemleme sürecine de benzetilebilir. Dinlenmemizi sağlayan uyku sürecinin, zihnin oldukça aktif olduğu ve edinilen gündelik bilginin yoğun bir biçimde işlendiği bir bilgi işleme faaliyetlerini içerdiğini biliyoruz. O yüzden gece rüyalarımızda birçok problemi işler, sabah da bazen çözümler zihnimizde uyanırız. Uykunun, dinlenmeyi de bilgi işlemeyi de sağlayan hayati bir süreç olmasından yola çıkarak da; kendimize bilinçli olarak hak tanıdığımız ve ihtiyaç duyduğumuz dinlenmeleri de karar ve eylemlerimiz için gerekli süreçler olarak ele alabiliriz. 

Sağlıklı bir uyku ve dinlenme, beynin CEO’su frontal bölge işlevlerinin sağlığı için gereklidir. Dikkat edersek, hafta sonu dinlenmelerimden elde ettiğim kazanımların hepsi frontal bölge işlevlerine dahildir. Bu aynı zamanda psikolojik dayanıklılık işlevlerinin de bir göstergesidir.  Optimum dikkat, anlamlandırma, farklı açılardan bakabilme, karar alabilme ve uygun eylemler için planlama yapabilme…Yani biraz kenara çekilme, yoğun bilginin işlenmesi için gereken alanı sağladığında zaten beyin ne yapması gerektiğini gayet iyi biliyor. Sadece ona bilgileri hazmetmesi için ihtiyacı olan alanı ve zamanı vermek gerekiyor.

Bir soluklanma, dayanıklılığa kadir 🙂 Zihnimizin ve ruhumuzun dilini dinlemek, ona önem vermek, ihtiyaçlarını dikkate almak ve onu soluklandırmak … sonra da bizim için yapabileceklerini minnetle izlemek… Hepsi bu!

Bunları da okuyabilirsiniz;

Yorum Yaz

Mail adresinizi başkaları göremez.